5 Eylül 2018 Çarşamba

21. Yüzyıl-Kalp Kıranların Gönül Yıkanların Çağı

     

           Bizim yaşımızdaki kişiler  için sahip olduğumuz her anın önemi ve değeri vardır. 20'li yaşlarda  sosyal anlamda ve sahip olduğumuz bilgi anlamında kendimizi geliştirmeye  çalışırız.Sürekli arayışlar içerisinde oluruz  mesela müzik  kurslarına kayıtlar, farklı ülkelere geziler, fotoğrafçılık kulübü, girişimcilik, yeni spor alanları gibi yüzlerce eğitimleri  araştırır ve öğrenmeye çalışırız.

Hep bir uğraş içerisindeyiz ve sürekli insanlarla iletişim halindeyiz.

Bunları hayata geçirmeye çalışırken günlerimizi bu uğurda harcarız fakat fark edemeyiz ki  neler elde ettim?Neyin uğrunda koşuyorum ve bu uğurda neleri kaybedeceğim?İnsanlara nasıl davrandım?Kimin arkasından konuştum ve kimin ne için kalbini kırdım?

Bu gibi sorular belki hiç aklımıza gelmez ama gelincede arkamıza dönüp baktığımızda sadece  ama sadece  kırdığımız kalpleri görürüz işte o zaman bizim için gerçek üzüntü başlar, işte o zaman başkalarına nasıl sıkıntılar verdiğimizi anlar ve bu işi nasıl düzeltirim diye düşünmeye başlarız.

Hatta bazen öyle olur ki vicdan dediğimiz iç muhasebe bizi  yargılayıp mahkum eder.Bilinçaltımızda oluşan o suçluluk duygusu, gecelerimizi bize zindan eder.

Sonra o saatler süren  telefon konuşmaları başlar.Bu duygudan kurtulmak için elbet biriyle konuşma ihtiyacı hisseder ve  anlatmaya başlarız.Tabii telefonla veya farklı yollarla olabilir ama bu duyguyu atmak isteriz.
Bu iş böyle uzayıp devam eder taa ki mesele kapanıncaya kadar.

Her şeyi öğrenelim, istediğimiz işle meşgul olalım ama  gönül hoşnutluğunu hep ön planda tutalım.

Kırılan kalpler açısından ise bir daha tedavisi mümkün olmayan yaralar açmayalım.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Yorumlarınız için teşekkürler..