28 Eylül 2020 Pazartesi

Şehr-i Sıtanbul

 



İstanbul.. Kötülüğün karargahı mı, yoksa iyiliğin gül bahçesi mi?
İstanbul.. Kimisi için bir cennet bahçesi, kimisi için de esaret kafesi..
Zıtlıklar ve çelişkiler içerisinde çalkalanan, belirsizlik içinde kıvranan bir şehir oluyor bazen. Bazen de gül kokuyor her yanı..

Bir köşesinden Fatih Sultan Mehmet Han çıkıyor.. "Ey Şehr-i Sıtanbul"diyor." "Aşığım sana.. Feda olsun sana bu can; feda olsun sana canan." "Çünkü" diyor ."Çünkü övdü seni Rahman.".

İstanbul.. Uğruna candan ve canandan vazgeçilen şehir.. Sen ne kadar ulusun! Lakin kirletildin günahlı ellerimizle.

Seni mazide büyüten atalar lanet okuyor bize.. "Yazıklar olsun" diyor. "Keşke son verseydik neslimize.. Biz uğruna feda ederken canı, siz kirlettiniz günahkar ellerinizle bu cennet vatanı.

"Ey İstanbul! Belde-i Tayyibe...Lütfeyle.. Bağışla bizi, çek üzerinden artık kirli ellerimizi..
Silkelen , uyan bu düşten..
Haykır.. Haykır.. Ve şöyle seslen: "Benim, uğruna serden geçilen Şehr-i Sıtanbul!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Yorumlarınız için teşekkürler..