25 Mayıs 2021 Salı

HATIRALAR

 
Yıldızlar düşer gül dolu kalpten
Hatıralar zihnime , vurur durur
Kırışık çizgilerimle, bir gece felekten
Çalar çalar , dinler durur

Çıktı masaldan , kara kaplı defter
Hatıraları gözüme , getirir durur
Yapışır Prensese en tatlı cüceler 
Kırık kalpleri umutsuz, tamire durur

Doğuda ve batıda bir büyük güneş 
Hatıraları kalbimde yakar durur
Kuzeyde ve güneyde bir küçük ateş
Dumanında beni boğar durur


******

Yunus GÜLBEYEN


22 Mayıs 2021 Cumartesi

YALNIZLIK BAHTI

 

Yol uzun adımlar sık
Elbette , can sıkar yalnızlık 
Köpüren dalgaların sinesinde 
Sel olur insan, yanar insanlık

Bırak, ruhun aksın dalgada 
Yine sev , düşme yalnızlığa
Parlasın bir mumla karanlık 
Bitsin çöl, dursun çığlık

Duygular çıkmada, hisler gece
Paylaş şefkati kendinle,  ağla sessizce
Gerektir , can verene candan bağlılık
Dipsiz gönül ancak O'nda bulur ferahlık 

Unutma!!Mahfuzdur kader bâki alemde
Herşey Kadir-i Zülcelalde 

18 Şubat 2021 Perşembe

BİLEMEDİM

 

Gönüldeki âşık , yele kapılmış
Yürekteki nûr , sele kapılmış
Dünyâ, ukbâya taşınmış
Ben bilemedim, ben göremedim

Kederim arzda, arşta değil
Nîgahım madde, mana değil
Kelâmım dünya, ukbâ değil
Ben bilemedim, ben göremedim

Fakirdim Cennete ırak
Diriydim ölüye uzak
Bâbı Rızâdan ayrılarak
Ben bilemedim, ben göremedim

************

Nîgah : Bakış, nazar etmek

Yunus GÜLBEYEN

19 Kasım 2020 Perşembe

İLK İNSAN

İlahi bir emirdi, ruh üflendi
Sevda, onun yüreğinde dirildi
Filizlenip yol oldu gönül nazarına
Kıyamet-i memâta, aşk oldu derya

Hayat başka kalplerle değerli
İlk kadın, ilk insan gibi kıymetli
Eş, anne, baba, kardeş, akraba
Uzanır silsile tâki ilk insana

İstemeli insan, değil gereksiz!
Kalp yorgun belki ümitsiz
Her Leylaya bir Mecnun vermeseydi kader
İlk insan olur muydu Havva'yla beraber

Sevda, kalplerin cilâsı
Severiz biz, bizden olanı
Rahmetten ümitvârız, zirâ
Mes'ut etti Allah, ilk insanı  Havva'yı


**********

Yunus GÜLBEYEN

11 Kasım 2020 Çarşamba

HEMDEM

Yaşamla ölüm , arası fâni
Sevmek , hayatı yapar mı zâyi
Nice demler var , oldu geçti herşey âni
Hemdemle olunmaz mı kâni

O Hemdem ki geceden gündüz , ölüden diri
Çıkarır insandaki bütün izzeti nefsi
Dağlar secde eder dayanır mı insan kalbi
Hemdemle olunmaz mı kâni

Sükût bulur sevmek O'nda
Yorulmaz gönül , O'nun için olan canda 
Niceler geldi geçti bu cihanda
Olmadı sevda , O'nun için olmayan canda

********

Yunus GÜLBEYEN

 Kâni : Herşeyin O'ndan geldiğine inanan , inanmış 

28 Eylül 2020 Pazartesi

Şehr-i Sıtanbul

 



İstanbul.. Kötülüğün karargahı mı, yoksa iyiliğin gül bahçesi mi?
İstanbul.. Kimisi için bir cennet bahçesi, kimisi için de esaret kafesi..
Zıtlıklar ve çelişkiler içerisinde çalkalanan, belirsizlik içinde kıvranan bir şehir oluyor bazen. Bazen de gül kokuyor her yanı..

Bir köşesinden Fatih Sultan Mehmet Han çıkıyor.. "Ey Şehr-i Sıtanbul"diyor." "Aşığım sana.. Feda olsun sana bu can; feda olsun sana canan." "Çünkü" diyor ."Çünkü övdü seni Rahman.".

İstanbul.. Uğruna candan ve canandan vazgeçilen şehir.. Sen ne kadar ulusun! Lakin kirletildin günahlı ellerimizle.

Seni mazide büyüten atalar lanet okuyor bize.. "Yazıklar olsun" diyor. "Keşke son verseydik neslimize.. Biz uğruna feda ederken canı, siz kirlettiniz günahkar ellerinizle bu cennet vatanı.

"Ey İstanbul! Belde-i Tayyibe...Lütfeyle.. Bağışla bizi, çek üzerinden artık kirli ellerimizi..
Silkelen , uyan bu düşten..
Haykır.. Haykır.. Ve şöyle seslen: "Benim, uğruna serden geçilen Şehr-i Sıtanbul!"

10 Nisan 2020 Cuma

Hazinenin Yanlış Kullanımı

Bütün medeni ülkelerde aynı şikayet, okumuyoruz.Kitaplar çoğaldıkça okuma sevgisi azalıyor bu da okuyan insanların sayısını gün geçtikçe azaltıyor.

Kitap okuyan insanların açısından baktığımızda ise  bir şeyleri yanlış yapanlar var.Örneğin okuma hastalığına tutulmuş insanlar. Bu kişiler okumak  için okurlar , okuduklarını reddetmek veya tartışma ihtiyacı duymazlar. Kitap kapanır kapanmaz içindekiler unutulur.

Böyle aşırı ve düzensiz okumak ve konu üzerinde düşünüp çıkarımlar yapmamak  başkalarının sözleriyle yetinmeği beraberinde getirir ve nihayetinde insandaki düşünce mekanizmasını bozar.Hatta gündelik hayatttan kopar çevresinde olup bitenleri göremez, anlayamaz.Bazıları gerçek hadiseleri unuturken, okuduklarını ise hatırlar.Realiteden uzaklaşır ve kitaptaki olaylara bağlanır.Düşünceleri birbirine karışır, kendi başına muhakeme yapamaz olur.Bu durumda devam eden zekasını mahveder.

Sıhhatli bir zeka  ise kitabı çalışmalarına tabi kılar.Ne de olsa kitaplar geçmişten günümüze kadar bilgi birikiminin vazgeçilmez  unsuru olmuşlardır.

Sonuç olarak zekanın tavırlarını efendileştirmek için okumak zorundayız.
Tabi Bilinçli olarak..



Yunus GÜLBEYEN


24 Mart 2020 Salı

Anadilini Dosdoğru ve Güzel Söyleme





               Otuz üç yıldan fazla Harward Üniversitesi'nin rektörlüğünü yapan Dr.Charles Elliot der ki: "Her insanın eğitim ve öğretimde kazanması gereken bir husus, anadilini dosdoğru ve güzel söylemektir".

      Bu söz üzerinde düşünülmeye değer bir sözdür.Bunu gerçekleştirmenin yolu, güzel yazılar okumak,ezberlemek ve söylemektir. En büyük hatiplerden birisi olan Lincoln bu şekilde hareket etmiş ve  ana dilini çok iyi kullanarak   hitapta kendisine saygın  bir yer edinmiştir. Sonuç olarak:

     Bizim insanlarla ilgimiz dört şeyde görülür: İşimiz, görünüşümüz, sözümüz ve söyleyiş tarzımızdır.İnsanların çoğu bizi söyleyiş tarzımızla yargılar.Kişinin ana diline hakim olması bir meziyettir.

     Dilin zenginliği edebiyat üstatlarının eserlerini dost ve arkadaş tanımakla mümkündür.Büyük adamların eserlerini okuyup kelime dağarcığımızı  zenginleştirir ve söyleyiş tarzımızı mükemmelleştirebiliriz.

Elde edeceğiniz neticeyle sözünüzün şahsiyetinizi ve şahsiyetinizin enginliğini belirtin.

Yunus GÜLBEYEN

1 Şubat 2020 Cumartesi

AY KOKULUM


Geçti güzler üzerimizden, şimdi güllerin vaktidir
Gel ey ay kokulu lâlem, gelme vaktidir

Sana tutkun bu yürek, ve de vîran gönül evi
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

Tamamdır vakit, tamamdır zaman
Eyleme vaktidir artık meftûnuna el aman

Kum taneleri arasından süzülürken zaman
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

Manşet olurken gazetelerin başköşelerine sevda
Gayri meşru sevgiler olurken gönle peyda

Gönül, kavrulur iken ol mahzâ hasret-i harda
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

Fısıldarken rüzgâr, kükrerken sema
Dökülürken âb-ı revan arz üzere bir daha

Damla damla hasret tutunurken soğuk cama
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

Dert edinirken toprak şu meyyitin vârını
Yüce dağlar savar iken başlarından karını

Gün bile düşünmeye cüret edemezken yârını
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

Geceler koynunda büyütürken siyahı
Sefil gönül dert ile çeker iken bu âhı

Dil her daim söyler iken eyvâhı
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

Zemherir gönüllerde tutuşurken sevda
Her dil canib-i aşktan, dem vururken yarda

Zihinler kalırken ol lafz-ı aşkla darda
Gel ey ay kokulu lalem gelme vaktidir...

19 Ocak 2020 Pazar

Ah Seni Bunak Gönlüm

Ah seni bunak gönlüm  
Senin ahmaklığın yüzünden kül oldu ömrüm  
Ne vardı yanacakkim vardı ki seni böyle yakacak 
Hangi gönül vardı ki seni yâr diye anacak... 

Ulan ahmakulan deli  
Her yanışın sonu belli 
Küller içinde yeşermez güller  
Hârına hayran  sandın gönüller ... 

Ulan ahmak , ulan deli  
Sen kendini güne âşık gecelerde ararsın  
Her sabaha söner hârın  
Söyle neye yararsın  
Bırak günün ziyâsını aramayı  
Sana meftûndur gece 
Cânânı yaralarsın ... 

Güncânına dar gelir 
Sen, geceye yârsın  
Bırak o vefâsızın ardını  
Unut isminianma adını  
Kır ona âşık kaleminin hatrını  
Bir kez olsun anmayıver yangınının tadını  
Sen böyle meczup iken  
Beni gülmekte mi sanarsın ... 

Ulan ahmakulan deli  
Duysan ne olur bir an sesimi 
Sen Ben'im, Ben de Sen 
Her Sen'de Ben'den bir ad 
Her Ben'de Sen'den bir tad  
Her sevdâda binbir feryâd ... 
Yeter artık sana ettiğim nasihat 
Dinlemezsin... 
Hür bıraktım artık Sen'i 
Şahid ol Ben... 
Şahid ol sahte dünya  
Şahid ol ömrüm ... 
Ben, Sen'i yokluğa gömdüm ...